Berlin Ekonomi ve Hukuk Okulu, Polis ve Güvenlik Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Daniela Hunold:”Polisin vurduğu kişilerin çoğunun ismi bilinmiyor, bilinen isimler de orantısız şekilde Almanca olmayan isimler. Almanya’da her yıl ortalama 10 kişi polis kurşunuyla hayatını kaybediyor”
ALMANYA’DA deneysel polis araştırmalarına odaklanan Prof. Dr. Daniela Hunold, ülkedeki ırkçı polis şiddetine ilişkin, “Polis teşkilatlarının toplumun geneline kıyasla daha fazla ırkçı tutum sergilemesi memurların bireysel ırkçı olmasından değil, kurumsal ırkçılığın yerleşmiş olmasından kaynaklanıyor.” dedi.Berlin Ekonomi ve Hukuk Okulu’nda, Polis ve Güvenlik Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Sosyolog Prof. Dr. Daniela Hunold, Alman polis teşkilatının ırkçı yapısı ve beyaz olmayanlara karşı işlenen nefret suçlarına ilişkin değerlendirmede bulundu.
Hunold, tarihsel olarak Alman polisinin gösterilere müdahalesinin giderek sertleştiğini belirterek, şunları aktardı:”1960’larda Alman polisinin protestolara müdahalesinin, kitlesel gösterilerin kontrolüne karşılık geldiği söylenebilir. 1960’lardaki öğrenci isyanlarına sert şekilde müdahale edilirken ve müdahale eşiği düşükken, 1985’te Federal Anayasa Mahkemesinin çıkardığı ve toplanma hakkıyla ilgili daha güçlü koruma sağlayan Brokdorf kararı dönüm noktası oldu ancak yine de 2000’lerden bu yana polisin giderek daha fazla militarize olduğuna ve özellikle solcu olarak tanımlanan protestolara karşı daha sert önlemler aldığına tanık oluyoruz.”
Almanya’da ırkçı polis şiddetinin sembolleri arasında gösterilen siyahi Oury Jalloh’un yaşamını yitirdiği olaya değinen Hunold, “Afrikalı sığınmacı Jalloh, 2005’te, gözaltında tutulduğu hücresinde çıkan yangında hayatını kaybetti. Başlangıçta polis, Jalloh’un kendini ateşe vererek intihar ettiğini iddia etti, ancak birçok bağımsız uzman, elleri ve ayaklarından yatağa kelepçelendiği için bunun mümkün olmadığını belirtiyor.” ifadesini kullandı.
Hunold, Ağustos 2022’de Almanya’nın Dortmund kentinde, ruh sağlığı bozuk olduğu kaydedilen Muhamed D. adlı 16 yaşındaki Senegalli mültecinin polis tarafından makineli tüfekle öldürüldüğü olaya da atıfta bulunarak, “İntihar edeceği düşünülen genç, sebep olmaksızın makineli tüfekle vuruldu. Olaya karışan polis memurları şu anda mahkemede adam öldürme suçlamasıyla yargılanıyor. Şunu da belirtmek gerekir ki Almanya’da akıl hastaları sıklıkla polis tarafından vuruluyor.” dedi.
KURUMSAL IRKÇILIK
Almanya’da polis teşkilatlarındaki ırkçılık sorununun temelinin kurumsal ırkçılık olduğuna vurgu yapan Hunold, “Polis teşkilatlarının toplumun geneline kıyasla daha fazla ırkçı tutum sergilemesi memurların bireysel ırkçı olmasından değil, kurumsal ırkçılığın yerleşmiş olmasından kaynaklanıyor. Almanya’da genel olarak atamalar, yasalar ve kültürel koşullar ırkçı rutinlere yol açıyor.” değerlendirmesini yaptı.
Hunold, Alman polis raporlarında, genellikle Alman olmayan göçmenlerin işlediği suçları ifade ederken “Südlander” “Güneyli” ifadesinin kullanıldığından bahsederek, “Polis güçleri ‘Südlander’ gibi terimlerle ırkçı bir dil kullanıyor ancak bu ırkçı dilin de kurumsal ırkçılığın bir yönü olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla Almanya’da ırkçı uygulamaların öncelikle kurumsal ırkçılığın sonucu olduğunu anlamamız gerekiyor.” görüşünü paylaştı.Alman polis teşkilatındaki Müslüman karşıtlığına dikkati çeken Alman profesör, “Son araştırmalar, Müslümanların polis tarafından sergilenen olumsuz davranışlara daha fazla maruz kaldığını gösteriyor. Bu durum polis uygulamalarında, özellikle de siyahi ve Müslüman olduğu düşünülen gençlerin daha sık kontrol edilmesi ve sorgulanması gibi durumlarda açıkça görülüyor.” şeklinde konuştu.
”HER YIL ORTALAMA 10 KURBAN”
Hunold, Almanya’da son yıllarda ırkçı polis şiddeti nedeniyle kaç kişinin hayatını kaybettiğine dair resmi veri olmadığını aktararak, “Polisin neden olduğu ölümlere ilişkin veri toplayan bir araştırmaya göre, polisin vurduğu kişilerin çoğunun ismi bilinmiyor, bilinen isimler de orantısız şekilde Almanca olmayan isimler. Almanya’da her yıl ortalama 10 kişi polis kurşunuyla hayatını kaybediyor.” diye konuştu.
Suç işleyen Alman polis memurlarının yargılanma sürecine ilişkin Hunold, “Polis memurlarına karşı açılan davaların yaklaşık yüzde 95’i genellikle düşüyor. Bunun başlıca nedenleri polis memurları arasındaki sessizlik kuralı ve savcılığın polise yakınlığı. Polis memurlarını genel olarak koruyan bir yasa yok.” dedi.
Alman polis teşkilatı içindeki göçmen kökenli polis memurlarının durumuna da dikkati çeken Hunold, sözlerini şöyle tamamladı: “Araştırmalar, göçmen kökenli polis memurlarının sıklıkla kökenleriyle ilgili şakalara katlanmak zorunda kaldıklarını gösteriyor. Ayrıca görüşülen göçmen kökenli polis memurları, meslektaşlarına kıyasla amirleri tarafından daha yakından denetlendiklerini söylüyor. Bu polisler, vatandaşlarla olan etkileşimlerinde de bazen ırkçı söylemlere maruz kalıyor. Almanya’da göçmen kökenli polis memurlarının işe alımında iyileşme kaydedilmiş olsa da kurum içinde çeşitliliğin ele alınışıyla ilgili hala istenen noktada değiliz.”